(Kuzenimin mail yolu ile gönderdiği bu hoş yazıyı sizlerle de paylaşmak istiyorum:)
Bir grup kariyer yolunda ilerleyen yeni mezun, eski
üniversitelerindeki profesörlerini ziyaret için bir araya gelirler.
Sohbet, sonunda işin ve hayatın stresinden şikâyetleşmeye döner.
Misafirlerine kahve ikram etmek isteyen profesör mutfağa gider ve
yanında büyük bir termos içinde kahve ve porselen, plastik, cam,
kristal olmak üzere değişik tarzda ve ucuz görünenden, pahalı ve hatta
çok özel olanlarına kadar değişik kahve bardakları ile gelir. Herkes
bir bardak secince, profesör şöyle söyler:
'Fark ettiyseniz, tüm pahalı görünen bardaklar alındı ve geriye ucuz
görünümlü, sade bardaklar kaldı. Kendiniz için en iyi olanı istemeniz
normal olsa da, bu sizin stresinizin ve problemlerinizin kaynağı
aslında. Emin olun ki, bardağın kendisi kahvenin kalitesine hiç bir
şey katmaz. Çoğu zaman, sadece daha pahalıdır ve hatta bazı durumlarda
da içtiğimizi saklar. Hepinizin aslında istediği kahveydi, bardak
değil, ama bilinçli olarak en iyi bardaklara yöneldiniz ve sonra
birbirinizin bardağına bakmaya başladınız. Sunu bir düşünün: Hayat
kahvedir. Is, para ve toplumdaki konumunuz da bardaklar. Onlar hayati
tutmak için sadece araçlardır ve seçtiğimiz bardak yasadığımız hayatin
kalitesini belirlemediği gibi değiştirmez de. Bazen sadece bardağa
odaklanarak Tanrının sunduğu kahvenin tadını çıkarmayı unuturuz.
Kahvenizin tadına varın!
En mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip değildirler. Sadece her
şeyin en iyi şekilde tadını çıkartırlar.
Basit yaşayın.
Cömertçe sevin.
Birbirinize derinden itina gösterin.
Nazik olun, gerisini Tanrıya bırakın.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder