18 Eylül 2008 Perşembe

İSTANBUL’u YAŞAMAK, ANADOLU YAKASINDA...

Anadoluhisarı’nda uyandım bir sabah
Gözümü açtım, sanki Küçüksu Kasrı’nda
Kanlıca sırtlarından geldi bir orman kokusu
Hıdiv Kasrı ile ayrılır hududu
Küçüksu plajında güneşe verdim yüzümü
Yirmi yıl önce hatırlıyorum yüzdüğümü
Fidanlığın yanındaki bu dere yoktu
Vardıysa bile o zamanlar içi boştu
Etrafta, insanlarda bir tenhalık
Lisemin yanında bir biriketçi, bir de fidanlık
Kandilli’de bir Rasathane
Tepedeki lisede tarihi bir yatakhane
Rıhtımda bir iki balık lokantası
Kuleli’nin önünde balıkçıların oltası
Çengelköy’de incirle, sebze satışları
Ama hiç görmedim nerdedir tarlaları
En kibar beyler Beylerbeyi ‘inde
Hanımefendileri de aynen öyle
Hiç eksilmedi nezaketlerinden bir parça
Edaları Beylerbeyi Sarayı’ndan çıkmışçasına
Farklı dinleri barındırdı Kuzguncuk yıllarca
Kilise ile camii hep kardeşti yan yana
Solda semtleri ve özellikleri
Sağda yol boyu gittim denizi
Oksijenim daha bitmemişti Paşalimanı ‘nda
Tazeledi Fethi Paşa Korusu çamlarıyla
Katibi görme umuduyla vardım Üsküdar ‘a
Boğazda bir tur ile doyamadım İstanbul ’a...

Hiç yorum yok: